DEVRİM ÖNCESİ SURİYE’DEKİ İNSANÎ GELİŞME..BOŞ VE ANLAMSIZDIR
Harmoon Çağdaş Araştırma Merkezi’nin “devrimden önce ve sonra Suriye’deki kalkınma endeksleri” başlığı altında gerçekleştirmiş olduğu iktisadi bir çalışama, devrimden önce Suriye’deki genel olarak kalkınmanın insani gelişme ile uyuşmadığına varmıştı. Rejimi ve rejimin menfaat ve çıkarlarını kurumak amacıyla anlamsız hale getirilerek politize edilmiş, bu nedenle de rejim, kendisine karşı yükselen her çizgiyi yok edecek çabayi hiç esirgememiştir.
Suriye’nin devrim öncesi yıllarda büyüme oranları ve kalkınma endeksleri gerçekleştirmediğini kesin olarak söylemek de mümkün değildir, minimum limitte en az takdirde, ancak kalkınmanın yönleri ile realitesini generalize rakamlara dayanarak okumak, demokratik uygulamalar ile insan hakları ve bireysel özgürlükler yokluğunda bu endeksleri içeride ve dışarıda siyasi otorite menfaatine kullanılan sırf bir “kalkınma hitabı” kılmıştır. Ayrıca “siyasi kalkınma” sürecine ilişkin düşüncelere, iktidardaki partinin dar alanı haricinde hiç eğilim gösterilmemiştir.
Çalışma; daha sonra, devrimden önce ve sonra Suriye’de kalkınmayı ölçecek endeksleri çıkarmak üzere insanı gelişme kavramına genel olarak değinmiştir. Birleşmiş Milletler ise insani gelişmeyi: insanların seçme şansı ile fırsatlarını genişletmeyi içeren bir yaklaşım olarak tanımlamıştı. İnsani gelişme, bütün düzeylerde insani yetileri büyütmekle gerçekleşir. Bu yetilerin temel unsurları şunlardır: sağlıklı uzun ve yaratıcı bir hayat yaşamak, eğitim alabilme imkanına sahip olmak ve insana yaraşır bir hayat yaşamak için gerekli kaynaklara ulaşabilmektir.
İnsani gelişme dogal olarak maddi kalkınmayla birlikte yürür ve onula bütünleşir, zira bireylerin değişik ihtiyaçları, mevcut hizmetler yolu ile karşılanır. İnsani gelişme aşamaları ile değişkenleri; insanın toplumsal davranışını hayat aşamaları ile birlikte tesis edecek şekilde, birbiriyle örtüşür: ” yıllarca kaynak kıtlığıyla kalkınma gerilemesi yaşamış birçok ülkedeki iktisadi büyüme oranlarının yüksek olmasına rağmen, tabii içinde bizim ülkelerimizinde bulunduğu çoğu ülkelerde bu büyüme, bireylerin yaşam düzeyinde göze görülecek bir iz bırakmamış ve hatta bazı toplumlarda sağlık, eğitim ve mali kaynak eksikliği gibi sorunların yüksek seviyede artış gösterdiği kaydedilmiştir.
Çalışma, Suriye’deki insani gelişme ölçümlerinde kalkınma literatürlerine istinaden dört değişkene dayanmıştır birincisi: bilgi ve kazanılan maharetleri kazanmak ve kazandırmak (eğitim düzeyi), ikincisi: sağlıklı, uzun ve yaratıcı hayat yaşamak (doğum esnasında hayat uzunluğu/beklenen yaş), üçüncüsü: insan hayatına yaraşır bir yaşam seviyesine ulaşabilmek (kişi başına gayri safi milli hasıla), dördüncüsü ise: insan haklarının mümkün olan maksimum sınırına ulaşmak.
Yapılan çalışma, insani gelişmenin ilk değişkeni olduğu eğitimle ilgili Suriye’deki devrim öncesi gerçekleşmiş olan gelişmenin niteliğe değil de niceliğe odaklandığını ve şeffaf olmadığını gösterdi.” Suriye devriminden önce eğitime vuku olan orantılı gelişmeye rağman, eğitim düzeninin birinci derecede çıkarım olarak güvenlik düzenine bağlı olması, devrimin bu gelşimeyei rüzgarala birlikte savurmuştur, ve devrimin batlak verip devam etmesiyle büyük iç göç dalgalarına yol açan rejimin artan şiddet eylemleriyle birlikte hasar ve zarar gören en önemli sektörlerden biri eğitim sektörü olmuştur”.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (Unicef) örgütünün bir raporunda 2.8 milyon çuocuğun, okullarının yıkılması ve aillerine destek olmak için iş piyasasına yönelmeleri ve şiddet olaylarının artması neticesinde çoğu ailenin yurt dışına göç etmesi dolayısıyla, okulu terk ettiği tespit edildi. Rapor ayrıca ilköğretime iltihak etme oranlarının 2011 yılında %98’dan 2014 yılında %70’e, 2015’te de %50’inin altına düştüğünü gösterdi.
Çalışmaya göre, bu rakamların “devrimden önce uygulanmış olan gelişme politikalarının hedefi, Suriye vatandaşının düzeyini gelşitirip terakki etmek değil de sadece uluslararası örgütlere anlamsız, içi boş endeksler ihraç etmekti. Böylece, eğitim düzeni ile güvenlik düzeni arasında bir kesişme söz konusu ceryan ettiğinde, düşünmeden ve hiçbir şeyin hesabı dikkate alınmadan kurban giden, eğitim oluyordu. Bu durum bizi yeniden güvenlik ve askeri otoritenin Suriye’deki bütün yaşam olanaklarına hakim olduğuna götürüyor. Ancak geçen onyıllar boyunca eğitimi toplumun bütün kesimlerine sağlayıp sunmayı hedefleyen eğitim politikalarına rağmen, bu politikaları destekleyecek demokratik alt yapının yokluğu; nicelikli çıkarımlar üretmiş, kontenjan ve eğitimli kitlesi hakkında sahte ve apartılı rakamlara dayanan endekslere itimad etmiştir. Eğitim müfredatları bünyesinde bir gelişme görülmezken, çalışma ve vazifelerde ve mevcut tejimle ilçlilerfe geleneksel çıkarımlar tesis edecek telkine dayanan eğitim politikalarına devam edilmiştir.
Çalışma, insani gelişme ölçümünde uygulanan diğer değişkenleri detayladıktan sonra, rejimin bekâsı için tüm kalkınma ve gelişme süreçlerini feda ettiği vargısına varmıştır. Rejim döneminde hiçbir gün yükselemeyen insan haklarına ilişkin son değişken ise, devrimin başlaması sonrası düşüşte rekor seviyelerine ulaşmış ve dolayısıyla ” Suriye devrim; açıklanan rakamların boşluğunu ve endekslerin sahte olduğunu göstermiştir. Zira yıllarca kalkınma süreçlerini özellikle Suriye’nin kuzey ve doğu ve kuzey doğu bölgelerinde metotlu, sistemli ve programlı operasyonlar yoluyla başarısızlığa sürükleyerek, ıktidarın bekâsı ile iktisadi ve siyasi kazançlardan vazgeçmemek uğruna (kalkınma) gelişme başarıları feda edilmiştir. Bunu da bu ülkede güvenlik üzerine kurulan baskıcı mevcut siyasi ıktidarın-şimdiye kadar- devlet sektörlerinin, kurum ve kuruluşlarının çökmesine karşı duyarsız ve ilgisiz kalmasında görmekteyiz.
Bu çalışma, Harmoon Çağdaş Araştırma Merkezi- Sosyal Araştırmalar Birimi Müdürü Hussam ELSAAD ve Harmoon Merkezi – Sosyal Araştırmalar Birimi araştırmacısı Talal MUSTAFA tarafından hazırlanıp 14 Kasım 2017 tarihinde İktisadi Araştırmalar Birimi tarafından yayınlanmıştır.